Öyküler

Mektebin Bacaları

Rahmetli babamın sevdiği birkaç türkü vardı. Arada bir mırıldanırdı. Onlardan birinin sözleri aşağıda. Mehtabın bacaları Ders verir hocaları Kim yarimi sorarsa Odur birincileri (uy amman can kurban) Ay doğar bedir Allah Bu sevda nedir Allah Ya benim muradım ver Ya beni öldür Allah (uy amman can kurban) Mektebin önü dere Gidiyorum askere Ben askere gidende […]

Mektebin Bacaları Read More »

Çarpık Üçgen

Bir zamanlar anlı şanlı bir kasabaymış bizim burası.  Meydanında gece gündüz kuşlar cıvıldarmış. Haftanın üç günü posta arabası işler, yaz boyunca her saat başı şehre dolmuş gider gelirmiş. Büyük meydan hem buluşma eğleşme yeri, hem capcanlı bir açık pazar. Bir pastane, bir kasapla balıkçı, iki fırın, birkaç köfteci dükkanı, lezzeti bölgede nam salmış ev yemekleri

Çarpık Üçgen Read More »

HARİTA

O sabah gün doğarken çıktım dışarı, köyün koruluğunda dere boyunca bir başıma uzun uzun yürüdüm. Döndüğümde, bizim nar ağacının altında oturup yükselen güneşe, çiçeklerimize baktım. Doğadaki dinginliği solumak için kuş seslerini, horoz ötüşlerini dinledim, birkaç kelebeğin uçuşunu izledim. İşe yaramayınca kümesten yumurtaları aldım. Mutfakta biraz oyalandım. Sonunda çareyi sessizce odama çıkıp baş ucumdaki şiir kitaplarına

HARİTA Read More »

Alışkanlık

Tek kanatlı bir kuşsun, sevda yoksa yüreğinde. Asansörden yedinci katta inip yedi numaralı kapının ziline dokunduğunda kıvrak bir Hint ezgisi ile açıldı kapı. İnce gözlüklü, beyaz önlüklü gençten bir kadın içeriye aldı onu, tel çerçeve gözlüğünün üstünden bakarak sordu: -İlk gelişiniz, değil mi? Parmakları bilgisayarın tuşlarında telaşla gezinirken, gözü duvardaki dörtgen saatteydi. Aynı soruyu yeniden

Alışkanlık Read More »

Sınamak

“karmaşanın dengesi kucaklıyor dengenin karmaşasını“ Çoktandır bir çınar yaprağının öyküsü var aklımda.  Bu köye yerleştiğimden bu yana, daha sıkça gözümün önüne geliyor öykünün mekanı: Kıraç bir dağın eteğinde köhne bir tren istasyonu. İstasyon şefliği, bekleme salonu ve birkaç lojman. Hepsi birbirine bitişik, hepsi kirli bir duman mavisine bürünmüş. Şefliğin yanında bir çınar ağacı. Bahar sonunda,

Sınamak Read More »

Kim Doğurur Güneşi?

  NUT eski Mısır  tanrıçalarından biri. Mısır mitolojisinde Şu ve Tefnut’un kızları, Geb’in eşi, yeryüzünün tanrısıdır. Gündüz gökyüzünün ve bulutların yaratıldığı yerin tanrıçasıdır. Daha sonraki dönemlerde, genel olarak gökyüzünün tanrıçası oldu. Kimi kaynağa göre gökyüzünün ta kendisidir. Rivayete göre, her gece güneşi yutar ve her sabah yeniden doğururmuş. … Bizim köyde okul yoktu. Hiç olmamıştı. Babamla annem

Kim Doğurur Güneşi? Read More »

Omzu Kalın Hüseyin

  Patnos depremi olduğunda yerle bir olan cezaevinden firar etme imkanı varken bir tek Omzu Kalın Hüseyin kaçmamıştı. Kayıtlara göre cezaevinde elli iki mahkûm vardı. Bunlardan kırkı depremi fırsat bilip kaçmış, beşi enkazın altından ölü çıkarılmış, diğer yedisi ise enkaz altında kurtarılmayı bekliyordu. Kurtarmaya canla başla katılanlardan biri de Omzu Kalın Hüseyin’di. Kırk beş yaşındaydı

Omzu Kalın Hüseyin Read More »

Olası Bir Dicle Romanına Katkı

Hayat anılar biriktirmektir, derler. Dünden bugüne sızan hayattır anılar. Günümüzü ışıklandırmakla kalmazlar, yarınlara bağlarlar bizi. Yarınlara, belki de ömür ötesi zamanlara. Uzak geleceklerle bağ kurma özlemi, birçok insanın içine çöreklenmiş sonsuzluk hayalinden çok daha gerçekçidir. Öyle bir boş hevesle kıyaslanmayacak derecede somuttur çünkü. Üstelik uslanmaz bir bencillikle değil, uygar bir ‘insanlık ülküsü’ ile donanmıştır: Ben yerine biz, biz

Olası Bir Dicle Romanına Katkı Read More »

Sürtük ve Yazarı

Bu öykünün kahramanı, son derece aykırı bir genç kızın romanını daha on yedi yaşındayken yazar. Romanın yayınlanma öyküsü ilginçtir. ‘Sürtük” dağıtımdan bir ay kadar önce siyah beyaz bir afişle ülkenin üç büyük kentinin ana caddelerinin iki yanındaki duvarlarda boy gösterir. Bir hafta sonra, ülkenin batısındaki her kente ulaşan günlük dört gazetede tam sayfa ve resimli

Sürtük ve Yazarı Read More »

Zavallı Trump’ın Günahını Alıyorlar

Bu heriflerin covid dedikleri o kadar da tehlikeli bir şey değil, inanmayın, sizi korkutup ekonomiyi çökertmek istiyorlar, beni yıkmak için size yalan söylüyorlar; birkaç damla dezenfektan alın ister damardan ister ağızdan, bir şeyiniz kalmaz, deyince, enteller lafı ağzına tıkayıp alay ettiler. Elbette bildiği bir şey şey vardı Başkanın, ama söyletmediler, günahına girip hakkını yediler. Ortalığı

Zavallı Trump’ın Günahını Alıyorlar Read More »