Vergiler ve Diğer Kamu Gelirleri

Kamu Maliyesinin Alanı
Kamu maliyesi, devlet faaliyetlerini, kamu harcamalarını ve kamu harcamalarının
finansmanı için alternatif gelir kaynaklarını inceleyen bir ilim daldır. Devlet, toplum halinde
yaşayan bireylerin faaliyetleri üzerinde otorite kullanmak ve bireylere temel mal ve
hizmetleri sunmak; bu mal ve hizmetler için finans kaynakları bulmak için oluşturulmuş bir
organizasyondur. Tabii ki, devletin hangi mal ve hizmetleri üreteceğine toplum karar verir.
Ancak bu mal ve hizmetlerin miktarı toplumsal kaynaklara bağlı olarak bir toplumdan
diğerine farklılıklar gösterebilir. Devletlerin ne yapacağı, ne kadar para harcayacağı ve bu
harcamaların hangi kaynaklardan finanse edileceği konuları o toplumdaki bireylerin politik
kararları ile belirlenecektir. Bu kararlar demokratik toplumlarda bireyler tarafından
verilirken, totaliter toplumlarda devlet tarafından saptanacaktır. Yelpazenin arasında
karma ekonomiler yer alır. Karma ekonomilerde ise devlet ve özel ekonomi bu kararları
alacaktır. Devlet, önemli mal ve hizmetleri sunan ve ekonomik faaliyetleri düzenleyen bir
birimdir. Devlet mal ve hizmet üretirken ekonomiden malzeme, işgücü, bina, arazi ve benzeri
mal ve hizmetleri satın alır. Bu olay ekonomide kaynakların özel kesimden kamu kesimine
transferi anlamına gelir. Tabii ki bu kaynak transferinin topluma bir maliyeti vardır. Kamu
kesimine aktarılan kaynaklar kadar özel kesimde üretim azalışı meydana gelecektir.
Aynı zamanda kamu kesiminde üretilecek mal ve hizmetler için kullanılacak kaynakların
finansmanı yine toplumdaki özel ve tüzel kişilerce sağlanacaktır. Kamusal finansman
teknikleri yapı itibariyle özel finans tekniklerinden farklılık gösterir. Mal ve hizmetler özel
mal ve hizmetler, yarı kamusal mal ve hizmetler ve tam kamusal mal ve hizmetler olarak üç
başlık altında incelenebilmektedir. Özel ekonomilerde özel mal ve hizmetler üretilir. Özel
mal ve hizmetler bildiğiniz gibi faydası bölünebilen, ölçülebilen bir özellik gösterir. Bu
nedenle özel mal ve hizmetler yalnızca bunlara sahip olanlara bir fayda sağladığı için
piyasada mahrum bırakma ilkesine göre üretilirler. Bunlar piyasada bir bedel karşılığı satın
alınabilip tüketilebilmektedir. Başka deyişle özel ekonomide değişim piyasa fiyatlarına bağlı
olarak yapılmaktadır. Mal ve hizmetin bedelini ödemeyen bireyler ise bu mal ve hizmetin
tüketiminden, dolayısıyla faydasından mahrum bırakılmaktadır. Kamusal mal ve hizmetlerin
özelliği ise faydasının bölünemez olması ve piyasada fiyat karşılığı satılamamasıdır. Bu mal
ve hizmetler topluma sunulduğunda tüm bireyler bunların faydasından yararlanırlar. Hiçbir
birey bedel ödemese dahi bu mal ve hizmetlerin faydasından mahrum bırakılamaz.
Dolayısıyla milli savunma, diplomasi gibi mal ve hizmetlerin finansmanında başlıca kaynak
zorunlu tahsil edilen vergilerdir. Piyasada bazı mal ve hizmetler bireylere tek tek fayda
sağladığı gibi aynı zamanda topluma da fayda sağlarlar. Bunlara yarı kamusal mal ve hizmetler denir. Örneğin eğitim ve sağlık hizmetleri bu kapsamdadır. Faydasının bir kısmının
bölünebilir, bir kısmının bölünemez olması nedeniyle bu mal ve hizmetler zorunlu ve gönüllü
finans araçlarıyla karşılanır. Başka bir deyişle bu mal ve hizmetler vergi ve harçlarla finanse
edilir. Görüldüğü gibi devletin ürettiği mal ve hizmetler piyasa fiyatları, vergi, harç ve benzeri
gelirlerle finanse edilebilmektedir.

6.1. Kamu Gelirlerinin Tanımı

Ülkenin içinde bulunduğu koşullara, toplumsal ihtiyaçlara ve tercihlere bağlı olarak ortaya
çıkan ve sınırları anayasa ile belirlenmiş bir kısım görevlerin devlet tarafından üstlenildiği
görülmektedir.
Devletin yüklenmiş bulunduğu görevleri gerçekleştirebilmesi için gelire ihtiyacı vardır. Bu
ihtiyaç devletin çeşitli kuruluşları aracılığıyla, farklı kaynaklardan sağlanır. Kamu hizmetleri
ve kamu giderleri ile ilgili açıklamalar sırasında belirtildiği üzere, devlet; mali, sosyal ve
ekonomik nitelikteki fonksiyonlar görmektedir. Bu fonksiyonların yerine getirilebilmesi,
önemli finansal kaynaklan gerektirir. İşte devletin yüklendiği fonksiyonlan gerçekleştirmek
amacıyla, anayasal sınırlar içerisinde başvurduğu ve değerlendirdiği çeşitli kaynaklardan
elde ettiği gelirlerin tümüne, kamu gelirleri denilmektedir.

6.2. Kamu Gelirlerinin Türleri

Kamu gelirleri çeşitli kaynaklardan sağlanmaktadır. Bunlar; vergiler, harçlar, resimler,
şerefiyeler, parafiskal gelirler, para ve vergi cezaları, mülk ve teşebbüs gelirleri, borçlanma
gelirleri, fonlar, para basmaktan doğan gelirler, bağışlar, ganimetler gibi gelirlerden
oluşmaktadır.

6.2.1. Vergiler

Devlet, gelir ihtiyacının çok önemli bir bölümünü vergilerle karşılar. Bu durum, bütün
ülkelerin gelir sistemleri açısından geçerlilik taşımaktadır. Klasik devlet anlayışının değişime
uğraması ve devletin sosyo-ekonomik nitelikte önemli fonksiyonlar görür hale gelmesi,
verimli ve özellikle önemli hasılat yaratabilir şekilde uygulanabilme olanağı, kamu gelirleri
içerisinde vergilerin rolünü artırmıştır. İlk şekliyle hediye gibi uygulanan, zaman içerisindeki
gelişimine bağlı olarak bilâhere zorunlu ödeme şekline dönüşmüş bulunan vergiler ile ilgili
olarak gerek bilimsel yönden ve gerekse uygulama itibanyla önemli gelişmeler olmuştur.
Kamu gelirlerinin % 75 – % 90’ını oluşturan vergiler, zorunlu bir ödeme olmaları, karşılıksız
olarak, gerçek ve tüzel kişilerden, para şeklinde alınmaları bakımından, diğer kamu
gelirlerinden büyük ölçüde ayrılırlar. Aşağıda inceleneceği üzere; harç, resim gibi bir kısım
kamu gelirleriyle benzerlik taşıyan tarafları bulunsa da, özellikle karşılıksız ve cebri olma
nitelikleri, vergiye; kamu gelirleri içerisinde ayrı bir yer sağlamakta ve önem vermektedir.
Günümüzde duyulan fon ihtiyacının sağlanması bakımından ülkeler, çeşitli vergi
uygulamalarına yer vermektedirler. Gelir vergisi, kurumlar vergisi, veraset ve intikal vergisi, motorlu taşıtlardan alınan vergiler, üretim veya tüketim aşamalarında alınan vergiler bu
uygulamaların başlıca örneklerini oluşturmaktadırlar.

Vergilerin özellikleri:

Vergi devlet veya yetkilerini devrettiği kuruluşlar tarafından alınır: Vergi Anayasal ilkeler
gereği devlet veya yetkisini devrettiği kuruluşlar tarafından alınabilir. Toplumda bunların
dışında kurum ve kuruluşların vergi koyma veya toplama yetkisi yoktur.
Vergi kamu harcamalarını finanse etmek için alınır: Vergilerin konulmasının temel amacı
kamu harcamalarının finanse edilmesidir. Ancak vergiler bu mali amacın dışında, gelir
dağılımı etkilemek ve ekonomik dengesizlikleri ortadan kaldırmak amacına da yönelik
olabilir.
Vergi gerçek veya tüzel kişilerden alınır: Vergilerin mükellefleri gerçek veya tüzel kişilerdir.
Vergi karşılıksızdır: Vergi devletin sunduğu mal ve hizmetler karşılığında alınmaz. Yukarıda
belirtildiği gibi kamusal ve yarı kamusal mal ve hizmetlerde faydanın bölünmesi mümkün
olmadığı için mahrum bırakma ilkesi uygulanamaz. Bu mal ve hizmetler bir kez
sunulduğunda tüm toplum tarafından yararlanılır.
Vergi kesindir: Buna göre borçlanmada olduğu gibi belirli bir süre sonra verginin geri
ödenmesi mümkün değildir. Vergi ödeyen yükümlü, bir daha verginin geri ödenmesini talep
edemez.
Vergi devletin egemenlik hakkına dayalı olarak salınır: Vergi devletin egemenlik hakkına
dayalı olarak salınır. Verginin en önemli özelliği zor (cebir) öğesine dayanmasıdır. Bununla
birlikte bu zor öğesi vergilerin keyfi salınması anlamına gelmez.
Vergi kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır: Egemenlik hakkına sahip olanların vergileri
keyfi olarak uygulamaları Anayasalarda vergiler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır
hükmüyle engellenmiştir.
Vergi parasal bir ödemedir: Geçmiş dönemlerde vergiler mal ve hizmetlerle
ödenebilmekteydi. Hatta Yol Vergisinde olduğu gibi bireyler bedenleriyle de vergiyi
ödeyebiliyorlardı. Ancak günümüzde bu uygulama yer almamaktadır. Vergi, özel kesimden
kamu kesimine parasal bir transferdir.

6.2.2. Harçlar

Devletin bazı hizmetleri nedeniyle alınan iktisadi değerler olup, vergiden farklı olarak
harçlarda karşılık vardır. Kamusal nitelikteki bir hizmetten bazı kişilerin özel yarar elde
etmeleri söz konusu olabilir. Yargı harçları, noter harçları, eğitim harçları ile ölçü aletlerine
yönelik harçlar bunlara örnek olarak gösterilebilir. Devletin toplum yararına sunduğu
hizmetlerden ayrıca, özel yarar elde edilmesi dolayısıyla alınan bedel olarak
tanımlanabilecek olan harçların nitelikleri aşağıdaki şekilde sıralanabilir:

Devletin yaptığı bir hizmet, kişiye sağladığı özel bir fayda nedeniyle alınır.
Vergi gibi cebridir.
Yapılan hizmet ticari ve sınai nitelikte değildir.

Her şeyden önce harç alınabilmesi için, toplum yararına yönelik olarak yapılan bir
hizmetten özel yarar elde edilmiş olması gereklidir. Kişi tarafından elde edilen bu özel yarar,
harç olarak yaptırılan ödemenin karşılığını oluşturmaktadır. Harç olarak ödenen tutarın,
yapılan hizmete kıyasla çok yüksek olmaması gerekir. Aksi takdirde, yapılan ödeme vergiye
yaklaşır, vergi niteliği kazanmaya başlar. Vergilerde özel bir karşılık bulunmamasına karşın,
harçlarda özel bir karşılık vardır. Vergiler gibi cebri bir yapıya sahip olan harçlar da, kanuna
ya da kanunun verdiği yetkiye dayanılarak uygulamaya konulur.

6.2.3. Resimler

Resimler, bir iş ya da faaliyetin yapılmasına yetkili kuruluşlar tarafından izin verilmesi
dolayısıyla yapılan bir ödemedir. Karşılığının bulunması nedeniyle vergiden farklı, harçlara
ise benzer bir niteliğe sahiptir. Uygulamada; ilgili belgelere basılı damga konulması, makbuz
verilmesi ya da kesinti yapılması şekillerinde ödemesi yapılan resimlere, örnek olarak;
ithalde alınacak damga resmi gösterilebilir.
Resimlerin, zaman içerisinde bazen harç bazen de vergi uygulamalarını adlandırmak için
kullanıldıkları görülmektedir. Aralarındaki farklılıklar yanında, benzerliklerin de bulunması,
gerek teoride ve gerekse uygulamada kavram kargaşasına neden olmuştur. Günümüzde,
gittikçe sadeleştiği ve sınırlarının belirli bir ayrıma doğru gittiği görülmektedir.
Ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, resimlerin kamu gelirleri içerisinde önemi fazla değildir.
Daha çok yerel yönetim kuruluşları tarafından tahsil olunan resimlere, merkezi yönetim
gelirleri arasında da rastlanabilmektedir.

6.2.4. Şerefiyeler

Kamu kuruluşları tarafından, çeşitli bayındırlık hizmetlerinin yapılması söz konusudur. Yol,
köprü, meydan, park vb. bayındırlık hizmetlerinin gerçekleştirilmesi, bu faaliyetlerin
yapıldığı bölgede yaşamını sürdüren bireyler açısından iki türlü fayda sağlar. Bunlardan ilki,
söz konusu bayındırlık hizmetleri dolayısıyla yaratılan ve herkesin kullanımına açık olan
toplumsal yarardır. İkincisi ise, bölgenin ekonomik niteliğinde değişme olması sonucu, o
bölgedeki gayrimenkul sahiplerinin elde ettiği yarardır. Bayındırlık hizmeti nedeniyle,
gayrimenkul değerlerinde bir artış söz konusu olabilir. Bu artış, sahip olunan kıymetlerin
niteliğinde ortaya çıkan bir değişiklik nedeniyle değil de, bayındırlık hizmetlerinin yarattığı
katkı ve önem dolayısıyladır.
Sözü edilen hizmetlerin gerçekleştirilmesi nedeniyle yapılan giderler için, o bölgedeki
gayrimenkul sahiplerinden belirli bir tutarda tahsilat yapılması yoluna gidilebilmektedir.
Alınan bu pay, kamu gelirleri içerisinde “şerefiye” olarak adlandırılmaktadır. Yapılan bayındırlık hizmetleri sonucu, gayrimenkullerin değerinde artış olan kişilerden, yapılan
giderler için alınan paralar olarak tanımlanabilecek olan şerefiyelerin uygulama itibarıyla
bazı güçlükleri de bünyesinde taşıdığını belirtmek gerekir. Bunlar arasında; şerefiye
tutarlarının belirlenmesi bakımından kullanılacak ölçüler ile ölçüleri gayrimenkuller
itibarıyla değerlendirecek görevlilerin objektifliği, eşit uygulamaların sağlanması, takdir
edilen şerefiye tutarının kişileri zor durumda bırakmayacak şekil ve zamanlarda
toplanmasının sağlanması belirtilebilir. Günümüzde daha çok yerel yönetim kuruluşlarının
gelir kaynakları arasında yer alan şerefiye, ancak ilgili karar organlarının uygun ve gerekli
görmeleri halinde uygulanabilmektedir. Başka bir deyişle, her bayındırlık hizmeti şerefiye
alınması gibi bir kural yoktur, ilgili karar birimlerinin bu konuda karar vermeleri gerekir.

6.2.5. Parafiskal Gelirler

Günümüz toplumlarında her geçen gün toplumsal ihtiyaçlar artmakta ve çeşitlenmektedir.
Devletler artan kamu harcamalarını finanse edebilmek için yeni gelir kaynakları arayışı
içersine girmişler ve parafiskal gelir kavramı bu ihtiyacın sonucu son zamanlarda gündeme
gelmiştir. Parafiskal gelirler, iktisadi ve sosyal amaçlı kamu kuruluşu niteliğindeki mesleki
kuruluşların bağımsız olarak finansmanlarını karşılamak amacıyla bunların hizmetlerinden
dolaylı veya dolaysız olarak yararlanan kimselerden zora dayalı olarak aldığı paralar olarak
tanımlanabilir. Bununla birlikte parafiskal gelirler özel kanunlara dayalı özel bir
yükümlülüktür.
Parafiskal gelirlerin özellikleri:
Parafiskal gelirler kamu kuruluşları veya kamu kuruluşu niteliğindeki mesleki kuruluşlar
tarafından bu kuruluşlara gelir sağlamak amacıyla alınır.
Parafiskal gelirleri ödeyenler bu kuruluşların hizmetlerinden yararlanırlar.
Parafiskal gelirler bir hizmet karşılığı alınmaktadır.
Parafiskal gelirler bir kanuna dayalı olarak ve zor öğesi kullanılarak tahsil edilir.
Parafiskal gelirlerin diğer bir özelliği de devlet bütçesinde yer almamalarıdır. Bu gelirler
yukarıda sözü edilen kuruluşların bütçeleri içinde veya özel fonlarda toplanmaktadır.
Parafiskal gelirlere örnek olarak özel kanunlarla kurulmuş bulunan Sanayi Odaları, Ticaret
Odaları, Ziraat Odalarının topladıkları aidatlar; Sosyal Sigorta Kurumunun işçilerden, Emekli
Sandığının memurlardan, Bağ-Kur’un ticaret, sanayi, tarım ve serbest meslek kesiminden
topladığı primler; Toplu Konut Fonu, Denetleme ve Fiyat İstikrar Fonu ve Kaynak Kullanımı
ve Destekleme Fonu gösterilebilir. Parafiskal gelirler ile diğer kamu gelir türlerini
karşılaştırdığımızda bunların bir hizmet karşılığı alınması harç niteliği taşıdığını; zora dayalı
olarak alınmaları sonucu vergiye yaklaştıkları söylenebilir

6.2.6. Mülk, Teşebbüs ve Özelleştirme Gelirleri

Mülk ve teşebbüs gelirleri, devletin; arazi, bina, orman, maden gibi gayrimenkul kıymetleri
ile ticari, sınai ve mali girişimlerinden sağladığı gelirleri kapsamaktadır. Bu gelirlerin, kamu
gelirleri içerisindeki önemi ülkelere ve zamana, sahip olunan koşullara ve izlenen sosyal,
ekonomik ve mali politikalara göre değişiklik göstermektedir. Devlet, söz konusu malları,
yasalar çerçevesinde çeşitli şekillerde değerlendirebilmektedir. İşletmeler kurabildiği gibi,
bir kısım mallarını kiraya verebilmekte, satabilmekte ya da özelleştirebilmektedir. Bu
balkımdan gerçekleştirilecek uygulamaların sınırlarını; esas itibanyla, söz konusu malların
hukuki niteliği ile izlenecek politikalar konusundaki tercihler belirlemektedir. Kaynak
dağılımında ve kullanımında daha fazla etkinliğe yol açabilme imkanları, gelir dağılımının
yapısı ve niteliği, mali-ekonomik ve sosyal koşullar, siyasi tercihler
bu bakımdan etkili olmaktadır.
Özelleştirmede rol oynayan etken ve tercihler arasında; kamu bütçesi üzerindeki mali
yükün azaltılması, kamu girişimlerinin verimsizliği, aşırı istihdama yol açmaları, dinamizm
ve uyum sorunları, faaliyetlerinin zararla sonuçlanmasına bağlı olarak etkinsizliklere yol
açmaları, müdahalelerin azaltılması, siyasi amaçlarla kullanımlarının önüne geçilmesi,
güdülen sosyal- ekonomik ve siyasi yaklaşımlar ile tercihler, uluslararası kuruluşların
yönlendirmeleri, yürütme açısından ortaya çıkan başarısızlıklar, işletme ve yönetim
fonksiyonlarının yeterince dikkate alınmaması, teknolojik yenilik ve gelişmelere uyum
sorunu, kuruluş yeri seçimi ve etkinlik sorunları, rekabet güçlerindeki gerileme ve
etkinsizlikler, mali yetersizlikler, bilanço ve sonuç değerlerindeki olumsuzluklar, kamu
şemsiyesi altında bulunmanın yarattığı üretim aksaklıkları ve etkinsizlikler ve benzeri
faktörler ifade edilebilir.

6.2.7. Borçlanma Gelirleri

Kamusal finansman içinde vergiden sonra en önemli kaynak borçlanmadır. Klasik anlamda
ve özellikle modern devlet anlayışı içinde ihtiyaçlar her gün daha fazla artmaktadır. Devlet
artan bu ihtiyaçları karşılayabilmesi için her geçen gün daha fazla kamu harcaması yapmak
zorunda kalmaktadır. Kamu harcamaları ekonomik, sosyal ve siyasal koşulların uygun
olduğu dönemlerde kamu gelirleri ile ve ağırlıklı olarak vergilerle karşılanır. Çünkü vergiler,
en sağlam gelir kaynağı olmaları özelliğinin yanında, ekonomide emisyon, devalüasyon gibi
araçların arzulanmayan sonuçlarını da yaratmazlar. Ancak, devletin bu olağan giderleri
dışında bazen ya da beklenmedik şekilde yada çok büyük miktarda harcama yapması
gerekir. Devlet ekonomik, sosyal ve siyasal koşulların bozulduğu olağanüstü durumlarda ve
vergi gelirlerinin kamu harcamalarını karşılayamayacak seviyelere düşmesi halinde
alternatif finans kaynağı olarak borçlanmaya başvurulur. Özellikle büyük yatırımlar yada
savaşlar olağan kamu gelirleriyle karşılanamaz. Bunlar için devlet, ihtiyaç duyduğu parayı
borçlanma (istikraz) yoluyla sağlar. Ancak devletlerin büyük yatırımlar, savaşlar dışında,
yıllık bütçe açıklarını da kapatmak için de borçlanmaya başvurduğu görülmektedir.

Günümüzde olağanüstü bir gelir kaynağı olan borçlanma, devlet bütçelerinde olağan gelir
kaynakları arasında yer almaya başlamıştır. Borçlanma, gönüllü ve geçici olarak yapılan bir
işlemdir. Bu işlem sonunda elde edilen gelirler vergilerden farklılık gösterir. Çünkü
borçlanmada zor öğesi yoktur. Borcun geçici olma niteliği, her zaman bir vadeye
bağlanmasını ve vade sonunda borcun faiziyle birlikte geri ödenmesini gerekli kılar.
Dolayısıyla borçlanma geçici olması özelliği ile de vergiden ayrılır. Borçlanma bazen zorunlu
olarak da yapılabilir. Bu durumda vergi gibidir; ancak belli bir vade sonunda yine geri
ödenmesi onu vergiden ayırır. Borçlanma yurt içinden veya yurt dışından yapılabilir.
Yurtiçinden yapılan borçlanmaya İç Borçlar;yurtdışından yapılan borçlanmaya Dış Borçlar
denilmektedir. İç borçlar bireylerden, bazı özel kuruluşlardan, bankalardan, merkez
bankasından ve bazı sosyal güvenlik kuruluşlarından sağlanabilir. Bu borçlar özel kesimde
kullanılabilir fonları azaltır, kamu kesiminin kullanılabilir fonlarını yükseltir. İç borçlar kamu
hizmetlerinin finansmanında kullanılır. Dış borçlar ise yabancı ülkelerden alınan kredi ve
yardımlardan oluşmaktadır. Dış borçlar genellikle büyük yatırım harcamalarında kullanılır.

6.2.8. Para Basmaktan Doğan Gelirler

Para basmaktan doğan gelirler; uygulanması kolay, gelir yaratıcı etkisi çok kısa bir süre
içerisinde sağlanabilen bir uygulama olmakla birlikte, ülkenin ekonomik yapısı ve koşullan
üzerinde önemli etkiler yaratabilmesi, ekonomik dengeyi bozucu sonuçlara neden olması
dolayısıyla gelişigüzel ve sık sık başvurulabilecek bir kaynak olarak değerlendirilemez.
Bu uygulama, hazinenin; merkez bankasından kısa vadeli avans alması, iç borçlanma
senetlerinin merkez bankasına satılması anlamına gelmekte olup, bu da emisyon hacminin
artmasına neden olmaktadır.
Senyoraj gelirleri olarak da ifade edilen bu gelirler, söz konusu tercihlere bağlı olarak önemli
fonksiyon görebilmektedir. Senyoraj basit bir tanımlamayla, devletin para basmak suretiyle
elde ettiği reel gelir olup, sonuç olarak; ekonomide enflasyon yaratılacağından dolayı para
arzındakl artışın reel değeri senyoraj gelirini verecektir. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik
koşullara ve kamusal finansman sağlamak bakımından benimsenen tercihlere bağlı olarak
bu gelirlere başvurulabilmektedlr.

6.2.9. Fonlar

6.2.10. Para ve Vergi Cezaları

Devlet kamu düzenine uymayan bireylerden ve kurumlardan para cezaları ve vergi cezaları
tahsil etmektedir. Trafik cezaları, vergi cezaları, vergi ve benzeri mali yükümlülükleri
zamanında yerine getirmeyenlerden tahsil ettiği gecikme zam ve faizleri bu tür gelirler
arasında yer almaktadır. Son zamanlarda kamu gelirleri arasında önemli bir yer tutmaya
başlamıştır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir