“Mutluluğun sırrı şudur:
İlgi alanlarınız mümkün olduğunca geniş olsun, ilginizi çeken şeylere ve kişilere tepkiniz düşmanca değil, dostça olsun. Dünya çok geniş, oysa kendi güçlerimiz ve imkanlarımız sınırlı. Tüm mutluluklarımız bir tek kişisel koşullarımıza bağlıysa, vermek zorunda olduğundan fazlasını talep etmemek zordur. Oysa çok şey isteyen genellikle daha azla yetinmek zorunda kalır. Bahçe işleri, ya da yıldızların dünyasına ve yaşam tarihine gerçek bir ilgi duyup endişelerini unutabilen adam, o dünyalara yaptığı seyahatten dönünce endişeleriyle daha kolay başa çıkar. Çünkü boş endişelerle başa çıkabilmesini sağlayan bir duruş ve sakinlik edindiğini görür, bu arada geçici de olsa hakiki bir mutluluğu yaşar”
— Bertrand Russell Mutluluk Fethi (1930), Bölüm II. Mutluluğun Nedenleri Bölüm X: Mutluluk Hala Mümkün mü? , p. 140
“Mutlu doğmadım… Ergenlik çağında hayattan nefret ettim ve sürekli intiharın eşiğindeyken daha fazla matematik bilmek isteği intiharı önledi. Şimdi tam tersine hayattan zevk alıyorum, her geçen yıl daha çok zevk alıyorum bile diyebilirim.
Bunun nedeni, biraz da en çok arzuladığım şeylerin neler olduğunu keşfetmiş olmam ve bu şeylerin çoğunu yavaş yavaş elde etmiş olmam.
Bu sonuçta bazı arzu nesnelerini -bir şeyi elde ermek ya da bir konu hakkında kesin bilgi edinmek gibi- aslında ulaşılamaz olan arzuları reddetmekle ilgili bilincin de büyük payı var.
Ama şu anki mutluluğum büyük ölçüde kendimle olan meşguliyetimin azalmasından kaynaklanıyor.Yavaş yavaş kendime ve eksiklerime kayıtsız kalmayı öğrendim; dikkatimi giderek dış nesnelere odakladım: dünyanın durumu, çeşitli bilgi dalları, ilgi sevgi duyduğum bireyler.
Dış dünyanın çıkarları ve sorunları, doğrudur, her biri acı birer ihtimali gündeme getirir: dünya savaşı olabilir, cehalet yaygınlaşabilir, arkadaşlar ölebilir. Ancak bu tür acılar, kendinden tiksinen veya kendi ile uğraşan insanlarda olduğu kadar hayat kalitesini yok etmez. “
― Bertrand Russell , Mutluluğun Fethi (1930), Bölüm I. Mutsuzluğun Nedenleri, Ch: I, İnsanları Mutsuz Eden Ne? , p. 9