Kayıp Hayaller Koruyucusu- Bige Güven Kızılay

Son kitabımı babama ithaf ettim. Kayıp Hayaller Koruyucusu’nu…
Onun hayat hikayesi değil, ama onun gibi tertemiz, apaydınlık Anadolu çocuklarının hikayesi. Ve ben o babanın kızı olmasaydım bu duygularla yazılmazdı, öyle söyleyeyim size.

Sarıkamış’ta bir tapu memurunun oğlu. Dedeme gelince, öyle bir baba düşünün ki, 2 erkek, 3 kız evladı var, ve hayatta en büyük amacı hepsinin okuması.

Ne yazık ki onu hiç tanıyamadım. Ben 2 yaşındayken ölmüş. Çok flu bir anım vardır, puslu, gri bir Ankara gününde, dik bir yokuşun başındayız, ben onun kucağındayım. Hala da gerçek bir anı mı, ben mi hayalledim, bilemem. En muzur zamanlarımmış, oyuncaklarımı balkondan aşağı atıp “Attiiii” dermişim. Hamdi dedem hiç üşenmeden üç kat merdiveni inip aşağıdan alıp getirirmiş, bir daha atarmışım: “Atttiiii…” Annem derdi ki, böyle iyi huylu, böyle sabırlı bir insan olamaz.

Yıllar sonra halam bana verdi. Daktiloyla tek parmak yazdığı 33 sayfalık hayatını. Her çocuğuna birer kopya çoğaltıp dağıtmış, babamınki nerede hiç bulamadım. Kim bilir değerli diye nereye saklamıştı. “Bütün evlatlarım üniversiteyi bitirdiğinde, vazifemi doğru yapmanın huzuruyla öleceğim” cümlesiyle nihayet bulan satırlar…

Babacığım, daha 9 yaşındayken anne koynundan ayrılmış. Okuyabilmek için önce akrabalarının yanına gitmiş. Sonra bakmışlar öyle olmuyor, eskilerin leyli meccani dedikleri parasız yatılı okumuş devlet bursuyla. Bir kat elbise, üç öğün yemek ve eğitim. Mezun olup da doktor çıkana dek bana devlet baktı diye bir ömür boyu hiç özel sektör düşünmedi, hep devlete hizmet etti, vefa borcunu ödeyebilmek için.

Bir seferinde ortaokuldayken isyan etmişler, her gün her gün kuru fasulye, bıktık diye. Yemek yememeye karar vermişler. Okul müdürü sıra dayağına çekmiş bunları. “Savaştayız, Anadolu’nun köyleri, bunu bulamayan çocuklarla dolu, utanın kendinizden!” diye. Anlatırken ben fena olurdum, o ise yüzünde patlayan o tokadı haklı bulurdu. Hayat boyu en sevdiği yemek kuru fasulye pilav oldu, kendini affettirmek istercesine. Ona da “Cumhuriyet yemeği” derdi. Babamdan başka kimsenin öyle dediğini duymadım.

Hayatta tek pişmanlığı vardı. Tıp fakültesinden mezun olunca eve müjdeyi vermek için aramış. Telefonu da Hamdi dedem açmış. Babam ondan Solmaz halamı istemiş, ve mezun olduğunu ona söylemiş. Günler sonrası eve döndüğünde dedem, “Oğlum telefonu açınca bana niye söylemedin?“ demiş sadece. Bir tek cümle. Babam hayatı boyunca bunu ne zaman anlatsa gözleri kan çanağına dönerdi. Niye öyle yaptım diye üzüldü durdu.

Ben babamda en çok vicdanı gördüm. Vefayı. İyiliğin kıymetini bilmeyi. Kimse hakkında kötü düşünmemeyi. Konu mesleği olunca emeğine hiç acımadan elinden gelenin en iyisini yapmayı. Yardımseverliği. Kıyamamayı. Kendi çektiklerini çeken bir başkası varsa ona destek olmayı. Dostluğu. Güvenilir bir insan olmayı.

O yüzden de Kayıp Hayaller Koruyucusu bu değerlere bir saygı duruşu.
O yüzden, babam gibi Anadolu’nun tertemiz çocuklarına adadım. Babam ve onun neslinin azmi, çalışkanlığı ve cesareti hepsine ilham olabilsin diye.

Çünkü bugün tahayyül dahi edemeyeceğimiz bir yoklukla yola çıktıklarında ceplerinde sadece hayalleri vardı. Ve Cumhuriyet’in en hayati önem taşıyan mesleklerine kendilerine en yakışır şekilde sahip çıktılar. Çünkü o neslin çocukları vatana bu sadakatle ve inançla hizmet etmeselerdi hayatımızdan çok önemli bir anlam eksik olurdu.

Bugünümüze gelirsek…
Çocuklarımız bu değerleri tanımadan büyümeye başladılar. Onlara bunu anlatacak kişiler biziz. Yetişkinler, anne-babalar. Bunlar yok oldu diye şikayet edeceğimize, onlara gösterme zamanı artık.

Emek vermek nedir, vefa nedir, vicdan, merhamet nedir, bunları öğrenip, hayatlarını bu değerler üzerine kurduklarında sadece kendileri mutlu olmayacak, bu ülkenin de çehresi değişecek. Gökkubbemiz aydınlanacak.

O yüzden diliyorum ki, çocuklarınızı, ya da torunlarınızı alıp kolunuzun altına, öyle okuyun beraber. Onlar size sorsunlar, siz onlara anlatın. Hem anlatın, hem de hatırlayın. Sohbetiniz olsun satırlar.

Çünkü bu kitap, hayallerini arayan gençler ve hayallerini kaybetmiş yetişkinler için yazıldı.

Kayıp hayallerimiz bizim kayıp hazinemiz aslında.
Dilerim bu güzelim, bu şanlı bayrağın altında yaşayan herkes kendi kayıp hazinesini bulsun.

Bige Güven Kızılay
( Kitap bugünden itibaren ( 10.Nisan) raflarda… Bulamazsanız satış görevlisine mutlaka sorun, hemen getirtiyorlar.)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir