Kara Deliklerle Beyaz Filler

Kara Deliklerle Beyaz Filler ve Ödev

Kara delik uzayın son zamanlarda keşfedilen sırlarından biri. Çekim alanındaki her şeyi ve bu arada başka yıldızları yutan sönmüş yıldızlara kara delik deniyor. Kara deliğin kütlesi nesneleri yuttukça yoğunlaşıyor, yoğunlaştıkça çekim gücü artıyor, o kadar ki kütlesinden bir küp şeker büyüklüğündeki parça binlerce ton haline geliyor, kütlesi ile birlikte çekim gücü arttıkça çok daha fazla nesne yutuyor.
Kara delik nitelemesi herhalde uzaydan ilham alınarak, ülkemizde 1970 yillarından itibaren yirmi yıl kadar sıkça kullanıldı. Sürekli kaynak tüketen, kaynak tükettikçe sönmüş yaldızlar gibi büyüyen ve bu yüzden daha fazla kaynağa ihtiyaç duyan israfçı kamu harcamaları bu sıfatla anıldı. Bir süre sonra, başta KİT’ler olmak üzere bütün verimsiz kamu girişimlerini (KİG) kapsayan bir kavram haline geldi. Bugün hemen hemen tamamı özelleştirilmiş olan kamu girişimlerinin neredeyse tümü o dönemde birer kara delik olarak nitelendi. Gerçekten de, İDT, KİT ve BİT’lerden oluşan bu girişimlerin zararları her yıl katlanarak büyüyor, doğan açıklar kamu bütçesi üzerinde yıllarla birlikte artan ağır bir yük oluşturuyordu.
Aynı dönemde, bir başka cesametli kara delik tarımsal destekleme alımlarıydı. Hükümetler, piyasada geçerli fiyatlarının üstünde taban fiyatları belirliyor, kamu kurumlarınca o fiyatlar üzerinden satın alınan tarımsal ürünler de çok ciddi finansal açıklara yol açıyordu. O dönemde yığınla başka kara delik basında ve kamu oyunda yolun biçimde konuşuluyordu. Geçerken belirtmek gerek: Bu delikler yaşanan krizlerden sonra uygulanan İMF programları sonrasında bir ölçüde bir bakıma ‘dış güçlerin zoruyla’ kapatıldı, ama çok geçmeden yerlerine elbette başkaları ve çok daha gür biçimde türedi.
……
Gelelim fillere.
Ormanda ve satranç tahtasındaki bilinen anlamı dışında, beyaz fil de kamu ekonomisi bakımından kara deliklere benzer bir niteleme olarak kullanılıyor. Kökeni ise geçmişi epeyce uzaklara giden muhtemelen gerçek bir hikayeye dayanıyor: Tayvan dediğimiz ülkede, o zamanlar Siyam denirmiş, beyaz fil değerli hatta kutsal sayılırmış. Nerede ve ne zaman beyaz bir fil bulunsa, saraya yollanır ve her değerli şey gibi o da Siyam kralının malı olurmuş. Bayraklarında çok uzun yıllar ve nihayet 1917 yılına kadar bir beyaz fil figürünün yer alması, beyaz filin ülke halkı için taşıdığı anlamı ve önemi ayrıca gösteriyor.
Kralın sarayında beyaz fil onun asaletini ve kudretini pekiştiren bir güzellikmiş ama, Kral onları bir cezalandırma aracı olarak kullanmaya ve hoşlanmadığı kişilere hediye etmeye başlamış. Kraldan hediye almak, hele nadir beyaz fillerinden birine sahip olmak elbette herkes için büyük bir onur sebebiymiş. Öte yandan, hayvanın bakımı için yapılması zorunlu yüksek düzeydeki harcamalar, kralın kutsal hediyesini alan her ailenin kısa zamanda yoksulluğa düşerek gücünü ve itibarını yitirmesine yol açmış. Kral kurtulmak istediği kişileri ve muhtemelen feodelleri beyaz fil hediye ederek amacına kan akıtma zahmetine girmeden ulaşıyormuş. Sonuç olarak, bugün beyaz fil kavramı, devlet tarafından halka bir nimet olarak sunulan kimi yatırım ve hizmetlerin sonunda yoksullaşma ve hatta iflas aracına dönüşmesini anlatmak için halen ve batı dillerinde daha sıkça kullanılıyor. Nasreddin Hocanın da Timur döneminde geçen ibretlik bir fil hikayesi var, onu başka bir bağlamda anlatırım.

Xxx
Bilirsiniz, her doktor hastasının öncelikle nabız ve ateşine bakar.
Normal değerlerde bir nabız ve vücut ısısı sağlığın işaretlerinden sayılır. Normalden sapmalar varsa, sorunun kaynağını araştırmak gerekir. Bir firmanın finansal performansı ve durumunu genel çizgileriyle gelir tablosu ve bilançoya bakarak görürüz. Her iki durumda da ilk izlenimler, varsa sorunun kaynağını bir ölçüde ortaya koyar. Ardından gerekli analizler yapılır. Benzer biçimde, herhangi bir ülkede ekonominin genel gidişini öncelikle devlet bütçesine ve ödemeler dengesine bakarak görebiliriz. Bu iki tablo, sadece kamu ekonomisi hakkında ilk izlenimleri net olarak vermekle kalmaz, ülke ekonomisinin sağlık durumunu da gösterir. Faiz hadleri, kurlar, enflasyon, işsizlik ve üretim gibi önemli göstergeler, daha sonra yapılacak ayrıntılı analizler sırasında değerlendirilir. Bu iki tablo, daha başlarken bu alanlardaki muhtemel sorunlarının ip uçlarını büyük bir ihtimalle hemen verir. Söz konusu iki tablonun içeriğini iyi anlamakta yarar var o zaman. Devlet bütçesi, vergiler başta olmak üzere sağlanan kamu gelirlerini ve devletçe yapılan kamu harcamalarını gösterir. Bu iki kalemin, bileşenlerine ayrıca yakından bakmak gerekir, ancak bütçe açığı ve cari açık başlangıç için özellik taşır. Kamu gelirleri ile kamu harcamaları arasındaki olumlu fark varsa, bütçe fazlası vardır, kamu tasarrufu söz konusu olur. Bütçe açığı varsa, borçlanma yapılmış, yani başkalarının tasarrufu kullanılmış demektir. Devletin aşırı borçlanması faiz hadleri üzerinde baskı yaratır, özel sektörce kullanılacak fonları azaltır ki bu crowding out olarak anılır; sağlıksız bir yapının işaretidir. Ödemeler dengesi ise, ilgili ülkenin dış dünya ile olan mal ve hizmet ticareti ile finansal işlemlerini gösterir. Cari fazla, ülkenin tasarrufunu gösterirken, cari açık ülke dışından yapılan borçlanmaları yani ülkeye ithal edilen yabancı tasarrufu ifade eder. Yabancı tasarruf, ancak belirli bir faiz maliyetine katlanılarak kullanılır. Yabancı kaynakların ülkeye faiz oranından daha yüksek bir verimlilik sağlamaması halinde ülke yoksullaşır. Böyle bir durum sürdürülebilir değildir.
Xxxx

Söz konusu tabloları oluşturan bileşenleri inceledikçe, özellikle gelişmekte olan ülkelerde ülke ekonomisindeki beyaz fillerle kara deliklerin izlerini rahatça görmeye başlarız. Beyaz fillerin de sonunda kara deliklere dönüşeceği aşikar olduğuna göre, bu aşamadan sonra filleri bir yana bırakıp doğrudan ve sadece kara deliklerden söz edebiliriz. Ayrıca, kavramı sadece kamu ekonomisi için geçerli görmek yerine tüm ekonomik birimler ve kararlar açısından da düşünmek mümkün olabilir. Dar anlamda sadece devlet bütçesinden kaynaklanan irrasyonel kaynak tahsisleri söz konusudur, daha geniş anlamda ise tüm ekonomik birimlerin sürdürülebilir olmayan ekonomik tercihlerini aynı başlık altında görebiliriz. Böylece geniş anlamda kara delik, bir ekonomide iktisadi etkinlikten sapan sadece devletin değil tüm karar alıcıların tercihlerini kapsayacaktır. Sizinle yapacağımız dönem projesinde ‘Kara Delik’ az önce belirttiğim en geniş anlamı ifade etmektedir. Bir bakıma, kamu kaynaklarını ve/veya ülke varlığını gereksiz yere harcayan ve böylece kaynak kaybı yaratmakta olan ekonomik işlemleri kapsamaktadır. Bu kavram üzerinde ileriki günlerde daha çok duracağız.

Xxx
Ödev:
Geçtiğimiz hafta bu konudaki iki yazıyı burada ve blogda paylaştım.
Kara Delikler 1
Bir Kara Delik Daha mı?
O iki yazıda, doğrudan devlet bütçesi ile ilgili, yani dar anlamda iki kara delik ele alınmıştır. O yazıları okuduktan sonra, dar anlamdaki kavramın sizin kafanızda da çok daha netleşeceğini sanıyorum. Bu arada, yapacağımız çalışmada kavramı daha geniş kapsamlı inceleyeceğimizi hatırlayın ve buna uygun olarak ülkemiz ekonomisindeki kara deliklerin neler olduğunu araştırın. Aranızda tartışın. Bu konuda birikimi olanlara danışın. Vardığınız sonucu en çok iki sayfalık yazı ile 29 Temmuz Çarşamba akşamı saat 20:00’ye kadar aslan7tp@gmail.com adresine yollamanızı rica ediyorum. Her yazının en az aşağıdaki iki sorunun yanıtını içermesi gerekiyor.
1. Belirttiğiniz harcamalar hangi nedenle kara delik olarak düşünülebilir?
2. Böyle bir kara deliğin oluşmasını karar vericilerin hangi motifleriyle açıklayabilirsiniz?
……….
Bu kavramlara yakın bir kavram daha var. Pork Barrel
Türkçe karşılık bulmakta zorlandığım bu kavramın açıklamasını Investopia’dan aşağıya aynen alıyorum. Park Barrel için uygun karşılık önerirseniz sevinirim.
Use of the phrase “pork barrel” dates back to 1863 and was initially used in reference to any money a government spent on its citizens. This usage was derived from “The Children of the Public,” written by Edward Everett Hale. It was not until approximately 10 years later that the phrase and the related concept of pork-barrel politics came to mean spending by a politician specifically done for the benefit of a group of people in exchange for their support. This support usually comes in the form of votes for politicians or money donated to their campaign.

Another possible origin for the phrase “pork barrel” comes from practices prior to the Civil War, in which slave owners would watch their slaves fight each other over a barrel of salted pork given as a reward for services. Pork barrel spending has negative connotations, particularly within Congress, as it can be seen as a type of bribery, or at the very least a form of influence on the politician. Money and politics often go hand in hand as the cost of mounting an effective political campaign is quite high. However, using general taxpayer funds and increasing overall government spending to benefit one’s own constituents as a method of retaining one’s office can lead to corruption.
A concept similar to pork-barrel politics is rent-seeking which, while not limited to use by politicians, is often used by them to gain favor with lobbyists and other special-interest groups. Like porkbarrel spending, rent-seeking practices only benefit a very small number of people at the expense of the general taxpaying population.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir